İşçi, Köylü ,Esnaf, Memur, Emekli, Endüstri, Tarım Perişan...
Memurlara öngörülen zamlar çok yetersiz. Memurlar geçim sıkıntısı, borç, kredi kartı faizi, yoksulluk ve haciz kıskacındalar. Memurlarımız ek işler yapıyorlar. Simit, limon satan, garsonluk ve taksicilik yapan, , işportacılık, pazarcılık yapan, kamu kurumlarında peynir, zeytin, pekmez satan yüz binlerce memurumuz var.
Köylümüz bir şey üretemezse, orta boy yerleşim yerlerindeki iktisadi hayat da bundan etkilenmektedir. Yanlış iktisadi politikalar sebebiyle, ğlkemiz yabancı tarım ürünlerinin istilasını yaşamaktadır. Ne pancarcılık, ne tütün gibi tarım ürünleri üretimi kalmıştır. Yabancılaşma almış başını gitmektedir. Milli ne varsa ortadan kalkmaktadır.
ATATÜRK VE KÖYLÜ...
Bakınız, Atatürk 1 Kasım 1922 günü Büyük Millet Meclisi`nin 3. dönem, 2. toplantı yılını açarken şunları da söylemiştir: "...Yeni faaliyet devremizde doğu illerinde ve bütün imkanı olan bölgelerde toprağı olmayan köylülere toprak tedariki (sağlamak) için faaliyet gösterilmelidir. Çiftçilerimize toprak tedarik etmek ehemmiyetli bir meseledir..."1 Kasım 1936 günü de "Toprak meslesinin bir neticeye vardırılması ve daha çok faaliyet gösterilmesi icab etmektedir." demiştir.
SOSYAL DEVLETİ BİLMEK...
Siyasi iktidar kömür dağıtmaktadır ya, kimilerine göre bu sosyal devletçilikmiş. Yahu insaf, sosyal devlet böylesine küçük düşürülür mü? O kömür dağıtımının sosyal devlet dahilinde olduğu hem de kocaman bir vizyon ekranından seslendirilmez mi? Vah ki vahtır. Sosyal devlet Cumhuriyetin esaslarındandır. Ama tahrib edile edile bırakılmamıştır. Keşke sosyal devlet kavramı yerine getirilebilse.
İşçi, Köylü ,Esnaf, Memur, Emekli, Endüstri, Tarım Perişan Cumhuriyet`ten Kalan Ne Varsa Yok Olmaktadır
Emekli: Ay başında maaşını aldığında artık, "daha az nasıl sürünürüm" hesabı yapmaktadır.
İşçi: Zaten işsizler vardı. Şimdi fabrikalardan işçiler çıkarılmaktadır. Yeni işsizler arasına kepenklerini kapatan esnaf da eklendi.
Esnaf: Siftah yapmadan akşam etmektedir..
Köylü- Çiftçi: Üretemez hale gelmişlerdir. Girdi fiyatları almış başını gitmektedir. Tarlalar adeta sahipsiz kalmışlardır. Boyunları büküktür.
Fakirler, giderek yoksullaşmaktadırlar.
Buna rağmen başka ülkelerden sığınmacı ismiyle misafirlerimşz gelmektedir. Sayıları iki milyonu geçkindir. Bu sayının üçte ikisi genç nüfustur.
Bu sığınmacılara birşey diyemeyiz. Muhtaç durumdalar. Fakat zengin Avrupa bile bu insanlar ülkelerine gelecek diye feryat ederken, bize ne oluyor.
Paramız varsa eğer, ülkemizde eyt liler var.
Paramız varsa eğer, ülkemizde eyt liler var.
Onlara bir çare düşünmek gerekmez mi?
Bu Sayfalarda
Emeklilikte Yaşa Takılanlar için bir hak arama çalışması içindeyiz.
Kendim emekliyim de, etkilenen yakınlarım var.
Bir siyasetçimiz vardı. Geçen yıl,Babalar gününde toprağa verdik.
O derdi ki: "Kendim için birşey istiyorsam namerdim."
Emeklilikte Yaşa Takılanlar için bir hak arama çalışması içindeyiz.
Kendim emekliyim de, etkilenen yakınlarım var.
Bir siyasetçimiz vardı. Geçen yıl,Babalar gününde toprağa verdik.
O derdi ki: "Kendim için birşey istiyorsam namerdim."
İşte o siyasetçi
LİDER: 1991 seçimlerinden önce vaatlerde bulundu. İktidara da geldi. Ki o
zamanın iktidarı da halkın tüm kesimlerine ayırım yapmadan hizmet veren bir
partiydi. Tıpkı şimdiki Ak Parti gibi...
Fakat o partinin
artık ismi dahi yok.
Dikkat etmezlerse Ak Parti de aynı
akibete uğrar..
Evet Sayın Süleyman
Demirel vaat etti. Seçimlerden sonra vatandaşımız genç yaşta emekli oldu.
Emekliler ordusuna büyük bir katılım oldu. Seçmen bütçeyi düşünmedi. Kendisine
vaatte bulunan parti liderine güvendi ve onu Başbakan yaptı. Fakat aktüer
dengeler bozuldu. Devlet bütçesi açık vermeye başladı. Sekiz yıl sonra
Bülent Ecevit Başbakanlığında koalisyon hükümeti kuruldu.
1999 da kurulan DSP
ANAP MHP koalisyonuna DÜNYA BANKASINDAN bir ekonomist getirildi. Maliye tamamen
bu bilim adamının emrine verildi.
Amerikadan ithal
edilen Sayın Kemal Derviş sonsuz yetkilere sahipti.
Özel vergiler
çıkardı. Mevcut vergilerin de yüzdelerini artırdı. Yetmedi.
Demirel zamanında
çıkarılan emeklilik yasasını yeniden dizayn etti.
Bu yasa emekli olacaklara yaş şartı getiriyordu.
Kadınlar 60 yaşında,
erkekler ise 65 yaşında emekli olabileceklerdi.
Fakat bu çıkarılan
yasa: EYT mağdurları diye bir topluluğa neden oldu.
Bu vatandaşlarımız
işe başladıkları tarihte:
kadınlar 38,
kadınlar 38,
erkekler ise 43
yaşında emekli olacaklarının hayalindeydiler. Hayalleri hayalet oluverdi..
yaşında emekli olacaklarının hayalindeydiler. Hayalleri hayalet oluverdi..
İşte bu sebeble 2002
seçimlerinde seçimlerden kısa zaman önce kurulan Ak Parti İKTİDAR oldu.
Fakat Sayın Kemal
Derviş'in çıkardığı sıkı para yasaları devletimizi zengin etti.
Petrolümüz yoktu,
fakat bir işte çalıştığında, bir mal aldığında ya da sattığında yani ne yaparsa
yapsın,
vergi hatta
yüksek vergi veren vatandaşımız vardı.
Bütçe ağzına kadar
para doldu. Senelerce ödenmeyen IMF borçları bitti. Türk Devleti IMF ye Beşbin
Dolar verebilirim teklifi yaptı.
Komşularımızdaki
siyasi karışıklıklardan dolayı, ülkemize iki milyondan fazla mülteci geldi. Bu
misafirlere Türk Devleti sahip çıktı. Yedirdi. İçirdi. Hastalıklarını tedavi
ettirdi. Başbakanımızın ifadesiyle tam on milyar dolar harcama yapıldı.
Kendi
vatandaşımız, primini ödemedi diyerek hastane kapısından kovulurken,
bu mülteciler baştacı
edildi.
Hatta tedavisi
yapılan mülteci, kaldığı yere özel araçla gönderildi.
İlaç parası, doktor
parası da istenmedi.
On milyar dolar harcama
içinde bu sağlık yardımları hiç yok. O misafirlerimiz baştacı edildi.
Öz vatandaşımız her
türlü mağduriyeti yaşarken, belki de içlerinde önemli bir bölümü terörist olan
bu mültecilere bol keseden bağışlar da yapıldı. Ev kiraları yükseldi. Ev, arsa
fiyatları tavan yaptı. Gıda maddeleri geçen yıllara göre bir hayli zamlandı.
Bu EYT liler ne
istemişti.
1999 da Sayın Merhum
Başbakanımız Bülent Ecevit'in zamanında çıkarılan kanuna ek bir madde...
"1999 DA
ÇIKARILAN EMEKLİLİK KANUNU, 1999 DAN ÖNCE İŞE GİRENLER İÇİN MUAF TUTULSUN. 1999
DAN SONRA İŞE GİRENLERİ KAPSASIN"
Yaklaşık 518 bin kişi
olan bu mağdurların, bütçeye maliyeti bir milyarı geçmezdi. Bu mağdurları
dinlemediler.
Komşumuz ülkede
karışıklıklar çıktı. Zulümden kaçanlar ise bize sığındı.
Maliyet OnMilyar
Dolar..
Şimdi o ülkede
birdenbire ortaya çıkan terör örgütü DEVLET sahibi olabiliyor.
Bu terör örgütünün
militanları içinde Türkiye dahil tam seksenyedi ülkeden insan bulunuyor.
Çare ne?
Bizim ülkemizde 1999
yılında mağdur olan vatandaşlarımıza, yukarıda yazdığımız gibi
ve bütün
partilerin de işbirliğiyle meclisi olağanüstü toplantıya çağararak,
HAKLARININ
VERİLMESİDİR.
İşte o zaman bu
korkulu rüya bitecektir.
Tıpkı önceki yıllarda
olduğu gibi uzak yakın komşularımızla barışık olacağız. Paramız zaten var.
Fakir olmayacağız. Pahalılık var gibiyse de bu sunidir. Fiyatlar tekrar normale
döner. Bir insan kazancının tamamına yakınını kiraya veriyor, bu olamaz. Bu dengeler
tekrar rayına oturur.
EYT liler mağdur
oluversin derken, ülke hatta dünya ülkeleri bir çıkmazın içine sürüklendi.
Bu yazıyı okuyanlar
paylaşırsa, siyasi partiklerimizin yetkilileri ve halkımızın önemli bir bölümü
gerçeği görecek ve çareyi üretecektir.
Haydi ülke
insanlarımıza iyilik edelim. Bu iyilik sonunda edilen dualarla hem ülkemiz hem
de uzak yakın devletler, huzura kavuşacaklardır.
1 yorum:
İşçi, Köylü ,Esnaf, Memur, Emekli, Endüstri, Tarım Perişan...
Memurlara öngörülen zamlar çok yetersiz. Memurlar geçim sıkıntısı, borç, kredi kartı faizi, yoksulluk ve haciz kıskacındalar. Memurlarımız ek işler yapıyorlar. Simit, limon satan, garsonluk ve taksicilik yapan, , işportacılık, pazarcılık yapan, kamu kurumlarında peynir, zeytin, pekmez satan yüz binlerce memurumuz var.
Köylümüz bir şey üretemezse, orta boy yerleşim yerlerindeki iktisadi hayat da bundan etkilenmektedir. Yanlış iktisadi politikalar sebebiyle, ğlkemiz yabancı tarım ürünlerinin istilasını yaşamaktadır. Ne pancarcılık, ne tütün gibi tarım ürünleri üretimi kalmıştır. Yabancılaşma almış başını gitmektedir. Milli ne varsa ortadan kalkmaktadır.
ATATÜRK VE KÖYLÜ...
Bakınız, Atatürk 1 Kasım 1922 günü Büyük Millet Meclisi`nin 3. dönem, 2. toplantı yılını açarken şunları da söylemiştir: "...Yeni faaliyet devremizde doğu illerinde ve bütün imkanı olan bölgelerde toprağı olmayan köylülere toprak tedariki (sağlamak) için faaliyet gösterilmelidir. Çiftçilerimize toprak tedarik etmek ehemmiyetli bir meseledir..."1 Kasım 1936 günü de "Toprak meslesinin bir neticeye vardırılması ve daha çok faaliyet gösterilmesi icab etmektedir." demiştir.
SOSYAL DEVLETİ BİLMEK...
Siyasi iktidar kömür dağıtmaktadır ya, kimilerine göre bu sosyal devletçilikmiş. Yahu insaf, sosyal devlet böylesine küçük düşürülür mü? O kömür dağıtımının sosyal devlet dahilinde olduğu hem de kocaman bir vizyon ekranından seslendirilmez mi? Vah ki vahtır. Sosyal devlet Cumhuriyetin esaslarındandır. Ama tahrib edile edile bırakılmamıştır. Keşke sosyal devlet kavramı yerine getirilebilse.
İşçi, Köylü ,Esnaf, Memur, Emekli, Endüstri, Tarım Perişan Cumhuriyet`ten Kalan Ne Varsa Yok Olmaktadır
Emekli: Ay başında maaşını aldığında artık, "daha az nasıl sürünürüm" hesabı yapmaktadır.
İşçi: Zaten işsizler vardı. Şimdi fabrikalardan işçiler çıkarılmaktadır. Yeni işsizler arasına kepenklerini kapatan esnaf da eklendi.
Esnaf: Siftah yapmadan akşam etmektedir..
Köylü- Çiftçi: Üretemez hale gelmişlerdir. Girdi fiyatları almış başını gitmektedir. Tarlalar adeta sahipsiz kalmışlardır. Boyunları büküktür.
Fakirler, giderek yoksullaşmaktadırlar.
Buna rağmen başka ülkelerden sığınmacı ismiyle misafirlerimşz gelmektedir. Sayıları iki milyonu geçkindir. Bu sayının üçte ikisi genç nüfustur.
Bu sığınmacılara birşey diyemeyiz. Muhtaç durumdalar. Fakat zengin Avrupa bile bu insanlar ülkelerine gelecek diye feryat ederken, bize ne oluyor.
Paramız varsa eğer, ülkemizde eyt liler var.
Onlara bir çare düşünmek gerekmez mi?
Yorum Gönder