Bumerang - Yazarkafe

29 Aralık 2016 Perşembe

YILLARCA HEP HAYAL ETTİM

                                                                          
HAYAL EV

SİZE BU SAYFALARDA SADECE GERÇEKLERİ YAZACAĞIM


YILLARCA HEP HAYAL ETTİM.
Kendimi bildim bileli birgün köyüme dönmeyi hayal ettim. Evlendiğimde İstanbul'da idim. Baktım hanımım da benim gibi düşünüyor. Bu hayali hep besledim. Emekli olacağım. O zamana kadar kızım da evlenmiş olacak. Biz ikimiz köyümüzde kendimize ait tıpkı yukarıdaki resimdekine benzer bir evde yaşayacağız. Kitapçılardan aldığım eserlerin her yaşa her kültüre hitap etmesini tercih ederdim. Çünkü evimizin birinci katı bir kütüphane olacaktı.
Oranın kapısı sabah erkenden açılacak gelen köy sakinleri bir yandan çay ve kahve içerken bir yandan da kitap okuyacaktı.
Kütüphanenin ışıklandırılmasını özenle yaptıracaktık. Hiçbir okuyucu kitap okurken rahatsız olmayacaktı.
Önce ihtiyarlık yıllarımızda maddi destek olsun diyerek, bir yapı kooperatifine girdik.
Çok şükür 1985 yılında evimiz bize teslim edildi. Sıra köydeki hayal ettiğimiz evimizdeydi. Onuniçin de hiç endişelenmedik. Bu ara bizden sonra yapı kooperatifine gireb akraba ve dostlarımıza parasal yardım yaptık.
Ev yapan kim olursa olsun başkasından borç alarak yardımlarımızı esirgemedik. Hele hanımım "ALLAHU TEALA ONDAN RAZI OLSUN" babam ev yaptıracağım dediğinde bütün takılarını hatta kendi babasının ona ileride lazım olur diye verdiği bilezikleri de dahil hepsini babama verdi. Bu cömertliğimizin güvencesi nereden geliyordu? Emekli olacağımız zaman bize ödenecek kıdem tazminatı vardı. İşte o paraya güvenerek, hiçbir tasarruf yapmadık. Hayellerimizi hayalde bırakan o müthiş kararlar olmasaydı, herşey çok güzel olacaktı.
5 nisan 1994 kararları sonunda TÜRKİYE büyük bir krize girdi. Parası ve malı olanların çok kazandığı, fakir halkın işçi, memur ve emeklinin çok kaybettiği bir dönem başladı. O dönemin başbakanı şimdi siyaset dışında. Başbakan yardımcısı ise, yeni bir hamle ile BELEDİYE BAŞKANI olmak için sandıktan onay bekliyor.
İşte sevgili dostlar o yıl bütün ülkede işçi çıkarmalar oldu. Sadece bizim çalıştığımız fabrikadan 2625 kişi çıkarıldı. Tazminatımı verdiler. 6 aylık vizite kağıdımı da imzalayıp verdiler. insan 50 yaşından sonra hastalıklara düçar oluyor.O yıllar beni benden aldı sevgili dostlar..Yiyecek masrafımıza eşit doktor ve ilaç parası verir olduk. Çünkü sosyal güvencemiz kalmamıştı artık. 48 yaşımda işsiz kaldım. eğer 4 yıl daha bekleseydi bu kriz o zaman bireysel olarak etkilenmiyecektim. Çünkü o sırada emekiliği hak etmiş arkadaşlarım, kendilerine bir ev daha aldılar. Emekli maaşları da bağlandı. Ufak tefek yaptığı işlerle de aile bütçelerine katkı sağladılar. Hatta bir akrabam köyümüze hem ev yaptırdı. Hem de verimli bir yerden zeytin bahçesi aldı. Şimdi kendisi zenginler sınıfında.
Ben ise kalan 4 yıl içinde kıdem tazminatını yedim. Çünkü kızım üniversiteye devam ediyordu. Emekli olabilmem için aylık primlerimin isteğe bağlı sigortaya ödenmesi gerekiyordu. Unutulmamalı ki İSTANBUL'da yaşamak pahalıdır. Hemen köyüme dönebilseydim. Elimdeki birikimle yine de ev alabilirdim.
Olmadı sevgili dostlar... Geçti gitti ömrüm hayellerimle...
Şimdi benim yaşadığım travmaya aday yeni vatandaşlarımız var. Onlar yapılacak seçimlerde sandıkta cevap vereceklerdir. Ben de onlara destek vereceğim. Bir blogcu arkadaşımın dediği gibi sosyal demokratlar fakiri-fukarayı düşünür. Diğerleri oy almak için düşünür görünür.
Burada hemen belirtmeliyim. Sosyal demokrat parti TÜRKİYE'de var. İsmini siz de biliyorsunuz. Ben o partiye yıllardır oy veriyorum. İnşaallah bu seçimde kendini gösterir..
 

Hiç yorum yok: